ARŞEL

Saçların mı daha dağınık yoksa ruhun mu? Saçlarım desem her bir telinde bir anım her anımda bir kırgınlığım var. Ruhum desem küllerinin griliğinden başka ne kalmış geriye? Söylesene nasıl biriktirdin içinde onca acıyı, bu kadar darbeyi bir kalbe sığdırmak kolay mı?
Bedenini görüyorum, mutlu duruyor, peki ya ruhun? Kaç maske gerekiyor enkazını saklamak için yaşadığını sandığın bu dünyada? Ben söylersem acı olacak belki. Süslü laflarım yoktur benim sizin gibi, uzatmam. Maskelerle oyalanma, boş bir ruhu hangi maske kapatır anlatsana.
Gözlerin parlıyor, sanki ay var gözlerinde oysa ay değil parlayan, tutamadığın gözyaşların... İçinde kırılıyor ördüğün zincirlerin, yankılanıyor kederin duvarlarında. Hıçkırıklarının melodisi bu, duyuyor musun? Kimse koşmaz, sen yerlerde sürünüp ağlarken yardımına; morarttığın ellerini göremezler. Yalnızlığının çığlıkları duyulmaz… Ah o duvarların dili olsa da konuşsa. Sabaha kadar kimse ağlayışını duymasın diye gömüldüğün yastıkla kalırsın baş başa. İçine akıttığın gözyaşlarının okyanusunda kaybolurken bir fısıltının esintisi bile çıkmaz dudaklarından.
Kendinin diye başkalarının hayatını yaşarken kıyılar boyunca uzanan yalnızlığının kayalıklarına çarpan feryatları hissetmiyor musun? Sana örülen o kafesin içinde yeteri kadar nefessiz kalmadın mı? Alıştığını söyleme sakın bana. Bu, senin tutsaklığını meşrulaştırma şeklin. Kafesine alışan bir kuş salındığında ne kadar özgür olursa o kadar özgürsün sen de!..

Yorumlar

Popüler Yayınlar